27 Ocak 2010 Çarşamba

Erkeklerin kadınları asla anlayamayacağı bazı durumlar vardır..


...ki bunlardan biri de bir ayakkabıya ya da çantaya gözümüzü bile kırpmadan bir servet harcabilme potansiyelimizdir. Üzgünüm ama bu noktada bizim için önemli olan işlevi değil! Bu marka takıntısından çok öte bir durum. Bilmem bunu kendine izah edebilmiş olan var mıdır?
Bir ayakkabıya aşık olup da en iyi ihtimalle belki bir kez giyebileceği halde satın alan ve sadece "ona sahip olma" duygusunun mutlu ettiği ve bundan en ufak vicdan azabı duymayan (ben dahil) pek çok dişi varlık tanıyorum. Zaten maksimumda çalışmayan mantık sistemimiz ayağımızı yerden 6-7 cm kesecek bir nesne karşısında tamamen iflas ediveriyor işte bazen:)

***************



*Canım günlerdir hiçbir şey yazmak,yapmak istemedi. Sadece TUS çalışmaya "çalışmak"la geçirdim günlerimi ki bu çaba eylemin kendisinden bile daha zor.

*8 yıl aileden uzak yaşadıktan sonra "hadi kızım yemek ye!" "O ne öyle üstün incecik!" gibi sözlere alışmak çok zor geldi bir anda. "Ya ben acıkınca yerimm! Üşümüyoruuuummm!" diyerek direnmeyen kalksam da ne fayda, bu diyarlarda geçersiz bu karşılıklar. Onlara belli etmiyorum ama (tabi aşırıya kaçmadıkları sürece:) çok da şikayetçi değilim bu durumdan ehiii:) Birilerinin sen ne yaparsan yap seni seveceğini,düşündüğünü ve kolladığını bilmek güzel şey.. Ama bi süre sonra feci sıkılırım, onu da biliyorum..Hem sınavı hem de yeniden özerkliğimi kazanmak için ders çalışmam lazım yani:)

*Günlerdir kapalı olan hava benim ruh halimle paralel seyretmeyi kafasına koymuş olacak ki bu sabah güneş açmaya karar verdi; perfect timing! :)

*Hadi bakalım o zaman ders çalışmaya devam, bu kadar gevezelik yeter..Arayı bir daha bu kadar açmak yok, söz...