3 Aralık 2015 Perşembe
30 Kasım 2015 Pazartesi
Kimse Bilmez
"Bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende.."
Bu da öyle bir gün işte, geleceğini bildiğin, oysa gelmesini hiç istemediğin günün yaklaştığını farketttiğin; belki de öyle olmaz diye kendini bile bile avuttuğun günlerden biri.
Hep geleceği bilmek isterdim halbuki, bir zaman makinası olsa hep "-Bi 5 yıl sonra nerde nasıl olduğuma bi bakıp dönsem" derdim. Amacım ne Kassandra gibi kahin olmak(ki Apollon'un ona cezası geleceği bilme yetisini vermek ama bildiklerine kimseyi inandıramamaktı), ne de Prometheus gibi bunu intikam için kullanmak; benimki sadece merak..
Bazen insanların "bilmeme hakkını" korumak lazım, kendininki dahil. 2015'in bana armağan cümlelerinden biri de bu işte.
12 Kasım 2015 Perşembe
İnce Memed.
"Bir kuş bir çalıya sığınır. O çalı da, o kuşu saklar. Memed sana sığındı Ali. Sebep olma."
25 Eylül 2015 Cuma
Lal lal laa
Burası nasıl da bir "safe zon". Hani hem belki birileri okuyor da ben bilmiyorum, bu yüzden biraz daha çok seviyorum sanırım burayı. "Instant" tepkiler yok, like yok, arada bir yorum olursa şaşırtıcı ama ne mutlu, öyle bir online #kendimenot yeri. Hem düşündüklerim, hissettiklerim içimde patlamıyor, internet durdukça ve ben burayı kapatmadıkça ilelebet kalacaklar oldukları yerde; hem de öyle alenen ortalığa dökülmüyor..Hani her gün günlük gazete niyetine şöyle bi baktığımız mecralarda değil de, ancak isteyenin okuyabileceği yerlerde; ara sokakta bir yerde ancak bilenin geleceği bir yerde.. Tuhaf bir ikilem ama ben anlıyorum, önemli olan da bu:)
"Güzel günlerin yazılacak nesi olur ki?" demişti Çalıkuşu Feride kitabın bir yerlerinde, sanırım Çanakkale'delerdi; Munise'yle koşturup eğlendikleri günleri hızlıca geçivermesinden bahsederken..Ben de öyle düşünürdüm eskiden; çünkü ne zaman beni gerçekten üzen bir şey olsa, ancak o zaman sarılırdım kaleme kağıda..Oysa şimdi bambaşka oldu herşey, daha doğrusu bir süredir. Öyle az yazdım ki en kötü dönemlerimde. Belki de yazacak,kelimeleri cümle değil ama, paragraf haline getirecek mecalim olmadığından, kimbilir. Şimdi öyle mi ya? Renklerim, ışıklarım, gökkuşağım geldi sanki dünyama..Öyle bir cıvıltı..Diyorum ya, aylardan eylül, ama sanki mayıs, sanki nisan! Öyle bir yaşama sevinci, öyle bir kıpırtı içimde! Hani neden bu sene doğum günümü resmen şenliklerle, festival havasında hatta kutlu doğum haftası şeklinde kutladığıma gelecek olursak :) Ah bilemezsiniz bu yaşımın önemini, geçen sene hissettiklerimi hatırlayınca, şimdi olduğum gibi "hissedebilmenin" benim için mucizeye eşdeğer olduğunu, ve bunun farkında olup hep şükrettiğimi...
Geçen sene 13 temmuz'du, yani 2014. Hayatımın, hayata ve insanlara bakışımın değişeceği o günün gecesinde, herşeyden habersiz yazıvermişim bi yere, twitter'a sanırım.."Hayatta her zaman rüzgarlar tersine döner, ama her zaman. Rüzgarın yönünü senin belirlemediğini anladığın gün, büyüyosun". (Tabi ki 140 karakterden fazla, ve tabi ki 2 twit şeklinde ey açık arayan zeka küpü canlar:)Öylesine yazmadığımı biliyorum, ne düşünerek yazdığımı da dün gibi hatırlıyorum; ama bir gün sonra olanları düşününce bilmediğim bir "psychic" yönüm olduğundan şüphelenmiyor değilim :)Sözün özü, bu gerçeği akıldan çıkarmamak lazım, ama anı kaçırmadan, anı da yaşamak lazım. Bugünümün kulağa küpe cümlesi de bu olsun.
Just smile and stay and watch how it changes the world..
Hani tamam ağlamak da var da şu hayatta..Gülmek diye bişey iyi ki var, hep olsun, hiç eksik olmasın hayatımızdan! Beni seven de sağolsun, sevmeyen de; tanımadan yargılayan da gülsün hep, tanıyıp kalbimi gören de..Kimsenin kötülüğünü istemem ben bu hayatta, yok ki fabrika ayarlarımda..
"Just think one happy thought, than you'll fly like me!" -Peter Pan
21 Eylül 2015 Pazartesi
Keşif Yılım
Keşif yılım oldu bu yaşım. En güzel, en anlamlı, en en en sevdiğim yaşım oldu işte. Kendimi keşfettim çünkü, en karanlık dehlizlerden geçip aydınlığa kavuştum sanki, hatalarımı, doğrularımı görüp, kendimi tanıyıp, zaaflarımı ve en güçlü yanlarımı farkettiğim, en anlamlı zamanı şimdiye kadarki hayatımın. Doğum günüme şurda bilmem kaç gün kala, geçen sene olduğum noktadan 1000 yıl uzağım sanki. Tabi ki zirveye çıkmadım, ona daha var :) Ama çok yol katettim, kilometrelerce yol yürüdüm bu keşif yılımda..Hiç kolay olmadı, orası kesin. Tüm bilgisayar oyunlarına en zor level'dan başlayan bir insan için, bu durum şaşırtıcı olmasa gerek :)
En (u)mutlu,hayata karşı en güçlü durduğum yaşımda, bütün bunlar nasıl oldu? Şöyle.
Affetmeyi, kabullenmeyi, barışmayı öğrendiğim bu yaşımda, öğrendiklerimi uygulamaya kendimden başlayarak buldum kendimi.
Bulmak için kaybetmek mi gerekiyor? Kesinlikle.
Hayat güzel, yaşamak şahane! Daha yapacak çok işimiz hayat seninle, sıkı dur!
Tam 10 gün önce yazmışım bu yazıyı, hissettiğim herşey aynı, ve hala doğumgünüme bir kaç gün var :) Mutluyum işte, öyle bir huzur, öyle bir sevgi dolup taşıyor içimden..iyi ki doğdum ben :)
12 Eylül 2015 Cumartesi
1 Mart 2015 Pazar
Bir varmış, hep varmış.
Arada hatırlamak lazım kim olduğunu, aslında ne olduğunu. Kendini hayatın akışına bırakıp, sadece o andan ibaret olmadığını, bilmem kaç aylık meselelerden ibaret olmadığını, unutmamak lazımmış..En önemlisi, bunu sana hatırlatacak insanlar lazımmış, adına dost dedikleri. Dost dedin mi, kelimenin hakkını sonuna kadar verecek insanlar gerek hayatta. Gerçekten ihtiyacın olduğunda anlıyosun, cüzdanına saklayıp da unuttuğun para gibi; en ihtiyacın olduğunda imdadına yetişen, var olduğunu unuttuğun, ama bir zamanlar oraya öylesine yerleştiriverdiğin. Ne güzel dostlar biriktirmişim meğer, bana beni hatırlatan, bana hem hayatı hem de kendimi yeniden sevdiren.
Öyle anlar gelirmiş ki, senin kendini unuttuğun, ama onların seni asla unutmadığı.
Sen anlatırsın, anlattıkların onların gözünden yaş olup akarmış..
Bir varmış, hep varmış aslında..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)