19 Şubat 2010 Cuma

Right here, right now


Herhalde 7-8 yıl oldu Mad Love'ı izleyeli,belki de daha fazla. Drew Barrymore'un ailesinin kendisini intihara teşebbüs ettiği için yatırdığı akıl hastanesinden erkek arkadaşıyla (Chris O'Donnell) kaçış öyküsü. Kafamdaki aşk kavramının belki ben bile farketmeden şekillenmesine neden olan bir sahnesi, dün alakasız bi konuşma sırasında geldi aklıma:
Casey elleriyle Matt'in gözlerini kapatır ve arabayı onun direktifleriyle, ona güvenerek kullanmasını ister. Trust me'dir oyunun adı. Sevdiğinin ellerine hayatını bırakabilme, ona sonsuz, kayıtsız şartsız güvenme, "ama"sız güvenebilme oyunudur, ki cesaret ister, çünkü yanılıyorsan yani yanlış kişiyse sırtını yasladığın, düşüp paramparça olma ihtimalin vardır. Bunu göze alabilmek de değil midir aşk, yolun sonununun nereye çıktığını bilmeden gözün kapalı onunla her yere gidebilmek, acabalar olmadan sonunu düşünmeden ya kafandaki tilkileri ve soru işaretlerini kovalayıp, bir nevi trans haline geçmektir.

Ne demişti Ragıp Bey İsyan Günlerinde Aşk'ta; "Sevdiğine güvenebilmenin lezzeti başka hiçbir şeyde yoktur."

Aşk kaç yıl sürer, ömürlük müdür, sonsuz mu bilemem, ama bana kalırsa anlıktır anlık! Sezen Aksu her bahar aşık olur, belki sen her gün..Şanslıysan aynı kişiye, ya da farklı farklı yüzlere. Seni seviyorum diyen bir sevgilin yalan söylüyor olma ihtimali daha fazladır, "sana aşığım!" diyeninden.

Ve eğer başarabiliyorsan, kollarını açıp rüzgarı yüzünde hissettiğin o an gerçekten ama gerçekten mutluysan, aklında sadece sevdiğin var ve başka hiçbir şey yoksa, nereye gittiğiniz umrunda bile değilse..Lucky you!

2 Şubat 2010 Salı

Yaşın ilerlediğinin dannnn diye yüzüne vurulması!


Doğumunu bildiğim kuzenlerim boyumu geçince hissetmiştim bir de bu duyguyu. Tamam 26 yaş "yaşlandım" demek için biraz erken ama, bu nedir yaaa?
Keşke sen hep bebek kalsaydın Spencer..