28 Kasım 2009 Cumartesi

Güneye Uçarken..



Bebekler neden uçak yolculuklarını biz yetişkinler için kabusa dönüştürür? Durmak bilmeyen ağlamaları, uçağın kalkışa ya da inişe geçmesiyle daha da şiddetlenir. Hele bir de sayıları birden fazlaysa...Kanon, düet, detone,kabus...Dünkü uçak yolculuğunda benim aklıma getirdikleri bunlardı en azından:) Beni uyutmadıkları için düşüncelere daldım ve sayelerinde daha önce aklıma gelmeyen basit bir gerçeği farkettim; bebişlerin çığlıklarının (ve bizim uykusuz geçen yolculukların) en önemli nedeni herkeste olduğu gibi onların kulaklarında da oluşan basınç farkı. Biz yetişkinler sakız çiğneyerek ya da ağzımızı açarak iç kulak basıncımızı dengelemeye çalışırken, onlar da
farkında olmadan bu basit fizik kuralını uyguluyorlar ve avazları çıktığı kadar ağlayarak rahatlamaya çalışıyorlar. Bu gerçeği kendi kendime keşfetmek hoşuma gitti nedense:)


Uyuyamadım belki, ama o kadar güzel bir dergi okudum ki yolculuk süresince..Anadolu Jet Magazin'i Skylife'tan daha başarılı buldum ben. Belki de bu kadar sevmemin nedeni yurtiçi uçuşlarından dolayı sadece Türkiye'yle hatta adının hakkını verircesine Anadolu'yla ilgili haberlerin olması. Gitmek, görmek istediğim o kadar yer var ki ülkemde.. Bana bunu hatırlattı dergideki yazılar..Arka sayfadaki Türkiye haritasında işaretledim gittiğim ve ilk fırsatta gitmek istediğim illeri. Gitmediğim
81-39=41 il var! İlk gitmek istediklerimden bir de Kars. Bunda da en büyük etken geçen ayki sayısında okuduğum Akgün Akova'nın Kar Yağmadan Önce KARS yazısı. O kadar güzel o kadar canlı anlatmış ki; mümkün olsa hemen inip Kars uçağına atlayıp gidecektim..

Bu hayali de erteliyorum, ama şimdilik..30 yaşına gelmeden yapılacaklar listesine eklendi bile:)


Hiç yorum yok: